Kurgu

16Nov12

Gerçek olanla gerçekten olan birbirine girerse ne olur? Anlamadın değil mi…

Gerçek olan: Senin zihninde olan; doğrularınla, kurallarınla, yaşanmışlarla işlenmiş bir bilgi akışı.
Gerçekten olan: Her ne oluyorsa o; yorumsuz, yargısız, işlenmemiş ham bilgi, saf enerji, akan su, esen rüzgar, hissiz, düz, katı, somut, orada.

Basit örnek: Bir sürü doğal sebepten ötürü o gün hava güneşsiz ve yağmurludur. Bu gerçekten olandır. Sonra, zihnin sazı ele alır ve der ki “Uvvv, hava ne kötü!” çünkü senin kafanda bir çok doğal sebepten dolayı bu hava hâli kötü olarak kodlanmıştır. Sonra, başka bir zihin der ki “Deli misin? Karanlık ve yağmurlu hava şahanedir!” çünkü o kafada da bir sürü doğal sebepten ötürü bu hava durumu iyi olarak kodlanmıştır.

***

İyi ve kötü nedir? Toplumsal olarak çoğunluğun kabulüne göre mi şekillenir? Senin anılarına göre mi? Ailenin öğretilerine göre mi? Yoksa, bir gün izlediğin bir film tüm bakış açını değiştirmiştir de artık iyi şudur ve kötü de bu mudur? Yoksa acaba …

Gider de gider bu sorular! Aslolan ne iyi vardır, ne de kötü. Tek bir şey vardır: Gerçekten olan vardır. Gerçek olan kurgunun ta kendisidir. Kurgular; duruma, hava şartlarına, anılara, gece alınan uyku oranına, yarım saat önce içtiğin kahveye, sokakta gördüğün kedi yavrusuna, hiç beklemediğin bir telefon aramasına, aniden başına saplanan ağrıya, yerde bulduğun paraya, aceleyle koşarken çarptığın adama, çorabının kayıp tekine, onu kayıp teki ararken bulduğun kayıp donuna … kadar her şeyden etkilenmeye müsaittir.

Niye kurarız? Zihnin işi bu’dur da ondan, başka iş bilmez de ondan. Zihin, demin içtiğin kahveyi sindirmeyi bilmez ama kahvenin iyi mi, kötü mü olduğuna dair bir sürü yoruma ve bunu yapabilme yetisi ve hakkına sahiptir. Başka bir şey bilemez çünkü! Kalp gibi atamaz, mide gibi guruldayamaz, bağırsak gibi büzüşemez. Sadece düşünür, kurar, yorumlar, yargılar, ayrıştırır, kategorize eder, bilgiyi işler, tekrar kategorize eder, eski bilgilerle kıyaslar, bir de kahvenin tadını aklında tutar … sonra aklına eseni söyler! Ve, inatçıdır, ısrarcıdır, kendine çok güvenir, kıyasıya kapışır ve yetisiyle övünür.

Zihin bu’dur.

***

Zihin susarsa? Ölmüşsündür. Zihin, konuşmak zorundadır. Zihni kendi hâline bırakıp bedenin içine ılık ılık gevşeyebiliyorsan ve o yarattığın alanda hislerinin yüzeye vurmasına izin verebiliyorsan, tam o zaman gerçekten olanla burun buruna gelebilirsin. Bu da hep olacak iş değildir! Şanstır, tesadüftür, bir sebebi vardır ya da yoktur. Hedef değildir, olandır.

Ve, bize tek bir şey kalır hep: Olanın içine gevşeyebilmek. 

İçkisiz, ilaçsız, terapisiz; aracısız ve tek aracımız olan bedenle bir olarak. Bedenin içinde kalabilerek. Olanın içinde durabilerek. Kıpırtısız. Bedenin değil, zihnin sakinlemesiyle sabitlenerek. Durarak. Durmayı deneyerek. Olduğu kadarıyla, olmayanın kaderiyle/kederiyle



No Responses Yet to “Kurgu”

  1. Leave a Comment

Leave a comment